Güney Afrika, hem bir Afrika ülkesi, hem değil. Avrupai kentlerinde bildik Afrika algısından çok farklı hayatlar yaşanıyor. Şarabın ve turizmin başkenti Cape Town, aynı zamanda bir eğitim kenti. Tatili ve eğitimi bir arada halletmek, üstelik ucuza getirmek isteyenler için tek seçenek Güney Afrika.
Cape Town’da tatil ve dil eğitimi
Afrika’da eğitime ne dersiniz? Böyle söyleyince hiç cazip gelmiyor değil mi? Oysa, mesele dil öğrenmekse, anavatanında öğrenmek en iyisi. Ya da, o dilin aksansız konuşulduğu bir ülkede... Söz konusu olan İngilizce ise; İngiliz İngilizcesinin aksansız konuşulduğu yerlerin başında geliyor Güney Afrika.
Türkiye’nin iki katı büyüklüğündeki bu ülke, bir yanıyla Afrika ülkesi, bir yanıyla değil. Ne demişler; “Capetown’ı gören Afrika’yı gördüm demesin”. Mimarisi, gökdelenleri, kültürü, demokrasisi, ekonomisi ile bilinen Afrika imajından çok farklı bir yerde duruyor Güney Afrika. Özellikle ırkçı rejimin yıkılmasının ardından Afrika’nın en ileri demokrasisi haline gelmiş ve kıtanın ekonomi devine dönüşmüş.
Ticaret ve altın şehri Johannesburg, Afrika’nın en büyük limanı Durban ve başkent Pretoria ile bir Avrupa ülkesi görünümünde. 400 yıl önce Masa Dağı (Table Mountain) çevresinde kurulan Cape Town da Avrupai şehirlerin başında geliyor.
Cape Town, önemli eğitim olanaklarını barındırmasının yanında, dünyanın yaşam kalitesi en yüksek şehirlerinden biri. Cape Town sokaklarında her renkten, her inançtan insan görmek mümkün. Aynı zamanda, ülke nüfusunun beşte birini oluşturan beyazların en kalabalık olduğu kent. Kentin nüfusunun yüzde 40’ını Müslümanların oluşturması da dikkate değer bir ayrıntı. Cape Town bir turizm şehri olduğu için hemen her türlü insana rastlamak mümkün. Botanik bahçeleri, deniz müzeleri size Afrika’nın canlı türlerini görme şansı veriyor. Köpek balıklarından 9 bin farklı bitkiye kıtanın tüm doğal zenginliği bu müzelerde sizi bekliyor.
Bir turizm cenneti
Bir zamanlar dünyanın sonu sayılan meşhur Ümit Burnu ise sadece bir saat uzaklıkta. Ümit Burnu demişken, Cape Town’un muhteşem güzellikteki kumsallarına değinmeden olmaz. Mesela penguenlerle denize girmeyi kim istemez ki? Özellikle Boulders Bay Plajı’nı yurt edinen penguenler artık insanlara alıştıklarından plajlarda paytak paytak yürümekten hiç çekinmiyorlar.
Gece hayatının, sosyal aktivitelerin oldukça yoğun olduğu kent tam bir turizm cenneti. Aman yanılmayın; burada sezon Aralık, Ocak ve Şubat aylarını kapsıyor. Yani bizim soğuktan kırıldığımız günleri...
Ve elbette Nelson Mandela’nın 27 yıl hapis yattığı Robben Adası... Ada şimdi müzeye dönüşmüş durumda. Kalesi ve hapishanesi ile Güney Afrika’nın sembolü sayılıyor. Masa Dağı’nın doğu yakasında ise eski bir Yunan tapınağı mevcut. Bu tapınak bugün bir üniversite olarak hizmet veriyor.
İki Okyanus’un kesiştiği yer olan Cape Town'da aynı zamanda bir deniz ürünleri cenneti. Balık tutmanın bir yaşam biçimi olduğu kentte, ister lüks restoranlarda, isterse ufak bir balıkçıda muhteşem bir mutfak ile tanışabilirsiniz. Elbette, kentin dünyaca meşhur şaraplarını da unutmamak lazım.
Güney Afrika gibi bir “altın” ülkesinde, hele hele Afrika kültürünün bu kadar yakınında ‘aksesuarlara ve takılara’ değinmeden olmaz. Oldukça yaygın olan mücevher mağazalarında güzel ve özel tasarımlı takılara rastlamak mümkün.
Dünyanın ucundaki şehir
Cape Town için bir Avrupa kenti demiştik. Ama aslında fazlası var. Üç milyonu aşan nüfusuna karşın ulaşım çok ucuz ve kolay Cape Town’da. Çevre de oldukça temiz. Bakın Ekşisözlük’te ne yazmışlar; Cape Town için: “Dünyanın ucunda ki şehir... Dünyanın en güzel doğal manzaralı kentlerinden biri. Diğer bir adı Mother City. İster havadan ister karadan ister denizden gelinsin bu şehirde göze ilk çarpacak ve büyüleyecek şey Masa Dağı'dır. 1086 metre yüksekliğe sahip bu dağ şehrin simgesi haline gelmiştir”.
Bir başka yazı ise şöyle: “Hint Okyanusu ise Atlantik’in sularının birleştiği yerde bir bardak şarap için, sonra Masa Dağı’nda güzel bir kahvatı, ardından dağdan aşağı doğru bir abseiling macerası yapacağınız bir yer. Long Street’teki ucuz hostellerde kalıp, fazla para harcamadan harika bir tatil yapabileceğin ender yerlerden birisidir. Ayrıca bir şehir bu kadar güzel olamaz”.
Dil öğrenmek artık çok kolay
Gelelim eğitime. İngiliz İngilizcesinin kullanıldığı Cape Town, dil okulları ile ayrı bir öneme sahip. Kentteki birçok dil okulu, hem ucuz, hem de kaliteli İngilizce eğitimi veriyor. Güney Afrika’daki dil okullarının Türkiye’deki organizasyonununu Censu Yurtdışı Eğitim ve Tatil Danışmanlığı yapıyor.
Malta ve İngiltere’de de dil okulları olan European Centre aynı kaliteyi Güney Afrika’daki okulunda da yakalıyor. EC, Cape Town şehrin merkezindeki okulu ile 16 yaşından büyük herkese eğitim veriyor. Okul konaklama açısından da yardımcı oluyor. Ülkenin en büyük dil okullarından biri olan LAL Cape Town Dil Okulu, on yaşındaki Arjantinli çocuktan, altmış yaşındaki İsviçreli emekliye her kesimden insana İngilizce öğretiyor. Okul kendi yurduna da sahip. Ayrıca aile yanında kalma gibi olanaklar da sağlıyor. Dünya çapında 29 merkezde toplam 7 dilde eğitim veren Eurocentres da Cape Town’da bulunan bir diğer dil okulu.
Cape Town’daki dil okullarının önemli bir özelliği de eğitim ile tatili bir arada sunuyor olmaları. Çoğu okulun aktivite programında geziler, turlar, eğlenceler de yer alıyor.