Alman toplumu:
Kisaca özetleyecek olursak, Almanlar, az cocuk yapan, cok kedi-köpek besleyen, ortalama 80 yasina kadar yasayan, genellikle 18 yasina girdiklerinde ailelerinden ayrilip, ayri ev tutup arkadasiyla yasamaya baslayan ve problem cikinca tekrar aile ocagina dönen, lügatlarinda hatir, gönül, idare et gibi kelimeler olmayan, en cok danke, bitte ve tschüs (tesekkür ederim-birsey degil-hoscakal) kelimelerini kullanan, hayir kurumlarina cok bagis yapan, duygulariyla degil mantigiyla hareket edip konusan, haddini bilen, arabasina, bahcesinin bakimina önem veren, en az iki kadeh icmeden kahkaha atip eglenemeyen, genellikle dürüst, herseyini sigortalamis, kapisinin önünü süpüren, cocugunu arabanin ön koltuguna oturtmayan, genellikle hergün yikanan, temiz ve kuralci, evinin badanasini, boyasini, tamirini kendi yapan, cöpünü kendisi atan, cocugunu erken yatiran, dakik, sistemli, iyi futbol oynayan, bilime merakli, emniyet kemerini takinca daralmayan, karsisindakine ``siz´´ diye hitap eden ve türklere cok zor vize veren bir millettir.
Bir de yemek yerken illa burunlari akar ve kagit mendillerini cikarip sesli bir sekilde burun temizlerler. 10 kisiden 9'u böyledir, bana cok tuhaf gelir bu hareket. Neden burunlari akar hic anlayamam, acili adana yeseler hadi neyse, ama her yemekte burnu akar Almanlarin.
``Beraber yasamaya evet, ama evlilige hayir´´. Bu davranis bicimi de, evlenen ciftlerde bosanma orani da cok yaygin. Evli ve calisan ciftlerde eslerin banka hesaplarinin ayri ayri olmasi seyrek restlanan bir durum degil. Masraflari bölüsüyorlar ama sonucta hesap-kitap ayri. Bu da neden kaynaklaniyor? Cünkü su anda iyi anlassalar bile bir ömür boyu ayni yastikta kocayabileceklerine inanclari yok ve yahutta evlenseler bile kisiye ait özgürlüklerini kaybetmek istemiyorlar, cok özgürlükcüler.
Genc nesil, pek öyle eski kusagin sahip oldugu karakteristik özelliklere sahip degil, daha sorumsuz ve disiplinsiz. Almanlar oldukca materyalist, bircok arkadas kendi aralarinda 10 cent'in bile hesabini yapiyor. Aslinda bu huylari benim de hosuma gidiyor cünkü hak gecmemis oluyor. Türkiye'deki günlerimden hatirlarim, hele ögrenciyken grup halinde bir yere gidilir, yenir-icilir, is hesap ödemeye gelince, nedense cogu kisi cüzdanini arar durur, bir türlü bulamaz. Hadi kizlar zaten hic bulamaz da, arada bazi belesci erkek arkadaslarimiz da bulamazdi, sinir olurdum. Dolayisiyla böyle uyanikliklar burada gecerli degil, ismarlama olayi tabiiki var ama cok az. Genelde herkes kendi hesabini öder.
Ilginc olan birsey de; buradaki yabancilarin, Almanlarin huylarini alacagina, yabancilarla arkadaslik eden Almanlar onlarin huylarini kapip, güney akdenizli mentalitesine uyum sagliyor, en önce de en pis küfürlerimizi ögreniyorlar.
O kadar senedir burada yasiyorum, biraz da üzülerek söyleyeyim, hic Alman arkadasim yok. Hatayi biraz da kendimde ariyorum ama, hakikatten cok farkli düsünen insanlariz. Bir de tabii özellikle sehirlerde yasiyorsaniz, etrafinizda o kadar cok Türk var ki, kendi vatandasimizla konusmaktan, Almanlarla iletisime firsat kalmiyor. Buradaki yasayan Türklerin de önemli bir kisminin bir Alman arkadasi yok. Olanlar da var tabii ama bunlarin sayisi 2,5 milyonluk bir Türk nüfusuyla kiyaslandiginda epey az.
Aslinda bir vesileyle tanisip ta iyi arkadaslik kurabilirseniz, cok iyi insanlar oldugunu görüyorsunuz, sadece düsünce tarzlarimiz farkli, gel gelelim arkadas olmak cok zor, bu konuda yabancilara karsi uzun süre mesafeli kalmayi tercih ediyor Almanlar, yakinlasmayi saglamak icin hep sizin caba göstermeniz gerekiyor. Ben bu tecrübeyi cesitli defalar yaptim. Zaten iki insanin iyi anlasmasi icin her konuda ayni düsünüyor olmasi da sart degil. Bircok alman, türkler konusunda biraz önyargili, yüzünüze gülümse se bile, cok samimi olmak istemiyor, bu cok belli oluyor.